Bir zamanlar çok mu çok sevdiklerinden soğur mu insan?
Soğuyor iste ve bu beni çok üzüyor hiç mi hiç istemesemde.
Ben bende yerini kaybedenler adına o kadar üzgünüm ki oysa onlarındı şuramda boş duran baş köşe.
Bu üzülerek vazgecişlerimin sebebi ne hatalarıydı ne de yanlışları; ben giyilemez bir hal alana kadar sevdigim pantolondan bile vazgeçmezken nasıl düşünülebilir boşlamam, dün sevmiş olduğum insanları. Ama dedimya soğur mu insan? Soğutuyorlar işte!
Ve her vazgeciş sonrası o kadar çok isterdim ki bir kabustan uyanmış olmayı!
Şu gerçekler bazen ne kadar da çok can yakıyor!
Birilerinden vazgeçmek zorunda olmak; nasıl anlatsam eee şey çok saçma bir duygu.
Beyinle kalp arasında kalmak, ikisi arasında bir "olurunu" bulmak için koştururken sanki soluk soluğa kalmak gibi bir şey. Bu çok yorucu ve bende çok yoruldum.
Üzgünüm ama değirmene artık ben de su taşımıyorum.
İşin garip tarafı mantığa rağmen yaptığın onca fedakarlığın yanlış olduğunu bir süre sonra kalpte kabul ediyor.
Zaten bu kalpte kargaya benziyor.
...ve ben artık kargayı kılavuz edinmek istemiyorum.
Zeynepceee

"Bunca kalp kırıklıklarına rağmen küçüklüğümde yaptığım gibi rüzgarı arkama alıp bağırmak istiyorum hayata: Acımadı ki..!
28 Aralık 2014 Pazar
13 Aralık 2014 Cumartesi
HİÇ KOMİK DEĞİLSİN HAYAT...
Etiket batmasın diye atleti bazen ters giyiyorum, ayak bileğinden yukarı çıkan çorapları pek sevmiyorum.
Biliyorum garip şeyler ama daha da komik olanı hemen herkese inanıp içimi açı veriyorum.
Etiket problemi kesilerek aşılabilir, bilekten yukarı çoraplara da alışılabilir ama şu “içimi açma” konusu yok mu, kendime hiç güvenmiyorum, beni her an yine yaralayabilir.
Kabul ediyorum, çok çabuk inanmak gibi aptalcık bir yönüm var.
Zaten neden art niyetli olunur hiç bir fikrim yok ama hayatın gerçeklerine uyanmak diye bir şey var. Bööö hiç komik değilsin hayat!
Ben insanları sınıflandırmaya karşıyım ama, ama "art niyetle" insanların hayatlarını alt üst eden zatlarıda insan sınıfına koymak pek makbul gelmiyor bana.
Kabul ediyorum hayatın, yaşam standartın ya da imkanların; bunları seçme şansın olmayabilir,
Hayat sana bu imkanıda sunmamış olabilir, ama insanların iyi niyetinden faydalanıyorsan bu adiliktir ve adilik bir tercihtir.
Biliyorum garip şeyler ama daha da komik olanı hemen herkese inanıp içimi açı veriyorum.
Etiket problemi kesilerek aşılabilir, bilekten yukarı çoraplara da alışılabilir ama şu “içimi açma” konusu yok mu, kendime hiç güvenmiyorum, beni her an yine yaralayabilir.
Kabul ediyorum, çok çabuk inanmak gibi aptalcık bir yönüm var.
Zaten neden art niyetli olunur hiç bir fikrim yok ama hayatın gerçeklerine uyanmak diye bir şey var. Bööö hiç komik değilsin hayat!
Ben insanları sınıflandırmaya karşıyım ama, ama "art niyetle" insanların hayatlarını alt üst eden zatlarıda insan sınıfına koymak pek makbul gelmiyor bana.
Kabul ediyorum hayatın, yaşam standartın ya da imkanların; bunları seçme şansın olmayabilir,
Hayat sana bu imkanıda sunmamış olabilir, ama insanların iyi niyetinden faydalanıyorsan bu adiliktir ve adilik bir tercihtir.
1 Aralık 2014 Pazartesi
YALVARIRIM BUNDAN SONRA ÖLMESİN KİMSE BENİM İÇİN !
Hafızamı kaybetmek istediğim zamanlar oluyor. Yoksa boşvererek falan olacak iş değil unutmak.
Hiç bir şey hatırlamak istemediğim anlar var. Bir de hatırladıkça acıyan yaralar.
Bu yaralara ne iyi gelir en ufak bir fikrim yok bir türlü kapanmıyorlar.
Hayat öyle garip ki, kimlik alıp boşuna, kağıt israfı yaptırmış insanlar tanıdım ben.
Oysa bir kişilik sahibi olmak yada olamamak insanların yaptıkları veya yapmadıklarıyla alakalı isimden ziyade. Yoksa "isim" dediğin ne ki boncuk ve ya minnoş'da bir isim(!) neticede.
Her şeye eyvallah ama dün mutluluğun kendisi olanlar bugün yoklukları ya da yaptıklarıyla üzenler olmamalılar. İşte bu cok acı üzülüyorum ben.
Gerçeklerle yüzleşmek, yapmaz dediklerimin yaptıklarını görmek incitiyor beni bunu kabullenmek.
Ben sevdiklerimin kötü insanlar olduğunu görmek, bilmek, duymak istemiyorum. Zaten "senin için ölürüm" dediklerini yanlış anlamışım(!) Gerçekten benim icin ölüyorlar, içime kendilerini diri diri gömüyorlar.
Yalvarırım bundan sonra kimse ölmesin "benim için" lütfen(!)
Hiç bir şey hatırlamak istemediğim anlar var. Bir de hatırladıkça acıyan yaralar.
Bu yaralara ne iyi gelir en ufak bir fikrim yok bir türlü kapanmıyorlar.
Hayat öyle garip ki, kimlik alıp boşuna, kağıt israfı yaptırmış insanlar tanıdım ben.
Oysa bir kişilik sahibi olmak yada olamamak insanların yaptıkları veya yapmadıklarıyla alakalı isimden ziyade. Yoksa "isim" dediğin ne ki boncuk ve ya minnoş'da bir isim(!) neticede.
Her şeye eyvallah ama dün mutluluğun kendisi olanlar bugün yoklukları ya da yaptıklarıyla üzenler olmamalılar. İşte bu cok acı üzülüyorum ben.
Gerçeklerle yüzleşmek, yapmaz dediklerimin yaptıklarını görmek incitiyor beni bunu kabullenmek.
Ben sevdiklerimin kötü insanlar olduğunu görmek, bilmek, duymak istemiyorum. Zaten "senin için ölürüm" dediklerini yanlış anlamışım(!) Gerçekten benim icin ölüyorlar, içime kendilerini diri diri gömüyorlar.
Yalvarırım bundan sonra kimse ölmesin "benim için" lütfen(!)
YETER Kİ SEN KENDİNİ TERK ETME..
“Kaybetmek korkusu öyle bir sarıyor ki bizi,
kaybetmemek için çırpınıyoruz
kaybetmemek için çırpınıyoruz
Bundandır
konuşmak isterken susmamız, kendimizi eksilte
eksilte fazlasını vermemiz.
konuşmak isterken susmamız, kendimizi eksilte
eksilte fazlasını vermemiz.
İyi çocuk olmak olur derdimiz; kimse bırakmasın, terk etmesin bizi.
Sanırız ki biz verdikçe, daha çok sevecek, daha çok
anlayacaklar bizi.
Sanırız ki biz verdikçe, daha çok sevecek, daha çok
anlayacaklar bizi.
Bazen gördüğümüz halde
görmemezlikten geliriz birçok şeyi.
görmemezlikten geliriz birçok şeyi.
Sanırlar ki, kandırıldık, uyuduk, fark etmedik.
Oysa sen yüreğine taş basarak gözlerini başka yana çevirmişsindir.
Bilki, gerçekten senin olan hiçbir şey seni bırakmaz.
Yeter ki sen kendini terk etme..”
Yeter ki sen kendini terk etme..”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)